Tasarrufun iptali davası; alacağını icra takibi yoluyla borçludan tahsil edemeyen alacaklının, borçlunun son 5 yıl içerisinde gayrimenkul veya menkul mallarına ilişkin mal kaçırmak saiki ile yapmış olduğu tasarruflarını iptal etmek amacıyla, borçluya ve malı devralan üçüncü kişiye karşı açtığı bir dava türüdür.
Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için icra takibinin kesinleşmiş olması ve alacağın gerçek bir borç ilişkisinden kaynaklanması gerekmektedir.
İcra iflas Kanunu’nun 277. ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için iptali talep edilen tasarrufun, icra takibi konusu edilen borcun doğum tarihinden sonra yapılması gerekir.
Tasarrufun İptali Davaları, dava konusu malın aynına ilişkin olmayıp, şahsi bir davadır. Bunun doğal sonucu olarak da dava ve tasarrufa konu mal, devir alanın mal varlığından çıkartılarak borçlunun mal varlığına iade edilmez. Sadece alacaklıya malın bedelinden alacağını alma imkanı sağlar. İptal davasının amacı, İİKnun 277. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü gibi, borçlunun mevcudunu azaltmaya yönelik tasarruflarını iptal ettirmektir. İİKnun 283. maddesi hükmüne göre iptal davasının konusu taşınmaz mal olduğu takdirde, davalı 3. şahıs üzerindeki kay-dın düzeltilmesine gerek olmadan bu taşınmazın haciz ve satışı istenebilir. Konuyla ilgili önemli iki Yargıtay kararı aşağıda sizlerle paylaşılmıştır.
T.C.YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2015/1340 K. 2015/4607
1086 sayılı HUMK’nun 443/4 (HMK. m. 367/2.) maddesi gereğince gayrimenkule ve buna ilişkin aynı haklara ilişkin hükümler kesinleşmedikçe icra edilemezler. Buna karşılık gayrimenkulün aynına ilişkin olmayan (gayrimenkul üzerindeki kişisel “şahsi” haklara yönelik) ilamların icraya konulabilmesi için bunların kesinleşmesine gerek yoktur.
Somut olayda, takip dayanağı ilam İİK’nun 277 ve müteakip maddelerine dayalı tasarrufun iptaline ilişkin bir ilamdır. Aynı Yasa’nın 283.maddesine göre taşınmazın tasarrufun iptaline konu edilmesi, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan borçlunun tasarrufa konu ettiği taşınmazdan alacaklıya haciz ve satışını isteyebilme hakkı verdiğinden taşınmazın aynı ile ilgili değil şahsi hak doğurucu niteliktedir.
T.C.YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2005/882 K. 2005/4413 T. 4.3.2005
• KESİNLEŞME ŞARTI ( Tasarrufun İptali Davası Yalnızca Borçlunun Tasarrufuna Konu Ettiği Maldan Alacaklının Alacağını Tahsil Olanağı Sağlamaktan İbaret Olduğundan Konusu Ayni Değil Şahsi Hak Doğurucu Nitelikte Olduğu - Kesinleşme Şartı Aranmadığı )
ÖZET : Takip dayanağı ilam İİK.nun 277 ve müteakip maddelerine göre tasarrufun iptaline ilişkindir. Bu kararın amacı İİK.nun 283. maddesine dayalı olarak yalnızca borçlunun tasarrufuna konu ettiği maldan alacaklının alacağını tahsil olanağı sağlamaktan ibarettir. Bu nedenle konusu ayni değil şahsi hak doğurucu niteliktedir. HUMK.nun 443/4. maddesi kapsamında kalmadığından kesinleşme şartı aranmaz.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Takip dayanağı ilam İİK.nun 277 ve müteakip maddelerine göre tasarrufun iptaline ilişkindir. Bu kararın amacı İİK.nun 283. maddesine dayalı olarak yalnızca borçlunun tasarrufuna konu ettiği maldan alacaklının alacağını tahsil olanağı sağlamaktan ibarettir. Bu nedenle konusu ayni değil şahsi hak doğurucu niteliktedir. HUMK.nun 443/4. maddesi kapsamında kalmadığından kesinleşme şartı aranmaz. Dairemizin süreklilik kazanan içtihatları bu yöndedir. Mahkemece istemin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.